Sayfa No - 4 -

TÜRKİYE BİLGİSAYARI

Türkiye'yi, evinizdeki veya işyerinizdeki, bilgisayar gibi düşündüğünüzde basit bir modelleme yapabiliyorsunuz. Mesela "Temizel ne yapıyor" dediğinizde, Zekeriya Temizel'in görevi bir tür virüs temizleyicisi olarak ortaya çıkıyor. Virüs temizlerken, sizin karşınıza çıkan problemlerin benzeri problemler de yaşanıyor. Sistemden mesaj geliyor... "Bu virüsün temizlenmesi bilgisayarın normal işleyişini etkileyebilir" deyip, soruyor: "Buna rağmen temizleyeyim mi? Yoksa not düşüp arşive mi yollayayım?" Hadi bakalım! Üstelik ülkenin bilgisayarında tek değil, bir çok işletim sistemi var... MHP işletim sistemi. DSP işletim sistemi. ANAP işletim sistemi.

Bir de Fazilet ve DYP işletim sistemi var ki, onlar arşivde uyuyor. Bu durumda bilgisayardan şöyle mesajlar da geliyor... "ANAP işletim sisteminden girdiğiniz bu komut MHP işletim sistemi tarafından reddedildi. İşlemde ısrar ederseniz bilgisayar kilitlenebilir. Ne yapayım? Seçenekleriniz: Devam, Geri al, Arşive yolla" Bir de, DOS gibi, bütün sistemi taşıyan bir işletim sistemi var. O da aslında bilgisayarın kendi devrelerini kullanım hatalarına karşı koruyor ve zaman zaman, genelde hiç bir kullanıcının yapmaya izinli olmadığı, sistem değişikliklerini yapabiliyor. Farklı işletim sistemlerinin olduğu ortamda, bir bakıyorsunuz bir kaç virüs temizleyicisi birden çalışıyor... "Temizel virüs temizliği" yanı sıra "Tantan temizlik ajanı" var.

Öte yandan "Türk organizatörü", temizlenmiş virüsleri sisteme almak üzere dosya affı üzerine program çalıştırıyor. Ve bütün bunlar birarada olunca ekrana sürekli mesaj geliyor... "İşletim sisteminde uyuşmazlık! Ne yapayım?" "İşletim sisteminde uyuşmazlık! Ne yapayım?"

Böyle durumlarda yapılacak işlerden biri: Bilgisayara, "Restart" demek, "Aç kapa" "Tekrar başlat" İyi de bizim bilgisayar tekrar başlarken soruyor... "DOS'u otomatik yükledim, hangi işletim sistemiyle açayım? MHP mi, DSP mi, ANAP mı?" Hemen ardından bir mesaj daha...

"Daha evvel herşey arşive atılmış, o yüzden sistem çok yavaş çalışıyor. Arşivi silerek düzenleyeyim mi?" Yani nasıl açarsanız açın sistem yavaş ve yine hata vermeye çok müsait!

Onun için açıp kapamak da çözüm olmuyor... Böyle gidiyor! Netice? Neticede sistematik bir yaklaşım, tedavi için şart görünüyor. Bir kere mutlaka bir "Aç kapa" yapılacak. Temiz bir sistemle başlamak şart. Yani nasılsa açıp kapayacağım (veya temiz işletim sistemi Yükleyeceğim) diyerek virüs temizliğinde, "Ya sistem hata verirse" korkusundan kurtulmak gerek. Virüs yaşarsa, yeni sistemi de çalışmaz hale getirir. O zaman esas noktaya geliyoruz...

Aç kapa yapacağız ama bilgisayar hangi sistemle çalışacak? Bunu bulmanın bir çaresi, seçim.

Vatandaş (son kullanıcı) hangi sistemi isterse o! Lakin seçim sonucunda ­belli ki- yine karma bir sistem çıkacak ve şimdikinin benzeri olacak! O zaman koalisyona düşen iş şu: Bir tane ­yeni- ortak işletim sistemi yazacaklar. Bir tür "Milli Mutabakat İşletim Sistemi"! Bu uzun ömürlü bir işletim sistemi olacak ve aç kapa sonrası sistem böyle işleyecek. Sonuçta... Bu protokolle işletim sistemleri arasındaki uyuşmazlıklar bittiğinde, virüssüz bir ortamda arşivi boş, hızlı çalışan bir bilgi yarımız olacak. İşte o zaman Milli Gelir'de neden 3 bin dolar seviyesini aşamıyoruz diye sormayacağız. Bilgisayar o seviyeleri çoktan aşmış olacak. Şu anda işletim hatası vermekten hesap yapamaz durumda! Yeni işletim sistemi yazılımı olmadıkça...

Milli Mutabakat Protokolü olmadıkça... Virüs koruyucuya bütün sistemi temizletip, sistemin sürekli bir parçası haline getirmedikçe... Hep yavaş çalışan, hep sık hata veren bir sistemle boğuşup duracağız. Adamın doğal hali bu! Bir adam, "Ben Mesih oldum" diyor, gazetelerde boy boy haberler: Eski milletvekili kendini "Mesih" zannediyor! Sonra profesörlerden görüşler alınıyor... "Hocam, sizce bu kendisinin keçileri kaçırdığına mı işaret eder?" Doktor cevap veriyor: "Evet, biz böylelerine aklından rahatsız" deriz! Eski parti arkadaşları da diyor ki...

"Hayretle karşıladık, biz de şaşırdık." El insaf! Bu adamın bir iki (muhtemelen daha fazla) tahtasının eksik olduğu memleketteyken söylediği laflardan belliydi. O zamandan raporlu!

Basın olarak bizde de hata var... Aldık bir deliyi, haber yapıp duruyoruz. Deliliğe prim vermeyi uzun sürdürmemek gerek, örnek olur. Yine de şükür, kendini Mesih ilan etti! Ya "Mustafa Kemal'in ruhu benimle vücut buldu" deseydi!

                                                                              Murat BİRSEL ( 28-Kasım-2000)

 

[ Geri ] [ Ana Sayfa ] [ İleri ]